Kemçirme
|
Kızma, Tersleme, Hidetlenme, Bağli köpeğin yabancıya havlaması. (Kızmış Kemçirip duruy)
|
Keme
|
Mantar, Mantar türü, Patates gibi yer yüzeyine tümsek oluşturarak çkar (Pilavla Keme yemeği cok lezettli olur)
|
Kenef
|
Tufalet, wc, yüz numara, hela, ayakyolu
|
Kenefla, Keneflik
|
Eskiden Evlerin dışına avlu kenerına yapılan ihtiyaç giderme yeri,Evi yani Tuvalet (Sizin Kenefla nerede ?)
|
Kepelek
|
Kelebek. ..ve aynı isimle anılan şahıslarda var ''Kepelan oğlu Aliihsan'' gibi..
|
Kerahsınma, Dânama
|
Kınamak, Ciddiye almamak, Umursamamak, Kâleye almamak (Yavrum ben çoh rahatsızım inanın Kerahsamayın !)
|
Kerkinme
|
Aslında hayvanlarda (köpek) kullanılır. Dar alanda cinsel arzusunu oldu bittiye getirerek gerçekleştirme, sürtünmek, sarkıntılık etmek, taciz etmek
|
Kerme
|
Gübre, tezek Hayvanların pisliğinden kurutulmuş bir çeşit ısınmak için köy yerlerinde yakacak
Ahırda Hayvanların altında sertleşen dışkı, Kurutulmuş kışlık yakacak. Tezek gibi (Kerme de kömür gibi yanıy sobada) ERDOGAN ACAR , SARIYAHSILI / KÖLN-Porz
|
Kermea, kermaleniş
|
Kuru sıcak ve güneşli havada, bağ, bahcede çalışan reçber ve çifcilerin yanan ve çatlayan el, yüzlerinde meydana gelen cilt hastalığı, çatlaklar... Hayvan pisliğinden yapılan kerme'den adını almış. Hayvan pisliği 'kerme'de kuruyunca yarılır, çatlarmış..
|
Kertik
|
Bıçakla veya kesici aletle oduna, ağaca oyulan iz.. ''Kertik ile isim yazdık ağaçta''.
|
Kertinme, kertinmek
|
Göcenme hali, şikayet etme, Birinin beklenilmeyen bir davranışı veya sözü karşısında kırgınlık duymak, kırılmak biçiminin bir başkasına yansıtılması ..''olum baban sana çok gücenmiş, baya bi senden kertindi'' ''Aman buldunda bulanıyon hep olandan gelinden kertinmekten ne zaman vaz geçeceksin? melek gibi çocuklar ikiside''.
|
Kertiş
|
Hafif elle Oymak, oyulmuş. ..''Masanın kıyı kertişli, biri bozmuş şu güzel masayı''. ..''raflar desenli, girdili çıktılı kertişli yapılmış''..
|
Kertmek
|
1 Bıçakla veya kesici aletle bir iz veya desen vermek için odun, tahta oyma işi. ''Bu tahdadan ne istediniz, kim kertti bu tahtayı!?''.. 2 İple sıkı bağlama işi sonucu hayvanın boğazına açılan iz. ''Örme buzanın boğazını kertmiş, yazık''.
|
Kes
|
Ot, Kışın hayvanlara yem, Kurutulmuş karışık türlü ot (Danaya bir ay Kes yedirsen tüyü düzer)
|
Keş, Keşli
|
Keş: Ayyaş, Tiryaki, Alkol Müftelası olmak (Keş olmuş, içmiş, Kafayi bulmuş) Keş, Keşli: İnsanların Ağız kenarında kurumuş, bulaşmış yemek veya Tükürük birikintisi. (Azıyın keşini silde Konuş be Keşli) Kes: Hayvanlara Kışlık Yem. Kurutulmuş yeşil hayvan otu..
|
Kessek, Kesek
|
Tarlanın,topragın nemli iken sürüldüğünde top ve yumru,sertleşmiş kısmı ,sert toprak (Avvat ayran acıh Kessekli olsun) veya (Kessa sırtına yimeden git şurdan)
|
Kevşimce
|
Tahminime Göre, Zannımca, Tahminen (Kevşimce o öyle oldu
|
Kil
|
Bir nevi çamaşır tozu "çamaşırı kil ile yıka".. Anadoluda özelikle Sarıyahşide kil türkçe sözlükteki anlatımı ve tarifinin dışında fakir, fukara aileler tarafından çamaşır yıkamak için "deterjan" olarak kullanılırdı..
|
Kile
|
Tahılda (Arpa, Buğday ın) bir ölçü birimdir yani basit izahati 25 kg lık Tenekenin iki dolusu bir Kile eder (Yahya dayı gac Kile buda ölçdün)
|
Kiri
|
Eşek Yavrusu, Sıpa (Kirisi ni gaybetmiş Eşek gibi dolanma)
|