Sarıyahşi'nin Tarihçesi

 

  • Sarıyahşi ilçemiz MÖ 323’de Büyük İskender İmparatorluğu sınırları içinde yer almakta idi.
  • İkinci yüzyıl başında Roma İmparatorluğu sınırları içinde yer aldı.
  • 632’de Bizans İmparatorluğu sınırları içinde yer aldı.
  • 814 tarihinde Sarıyahşi Doğu Roma (Bizans İmparatorluğu) sınırları içinde yerini korudu.
  • Hz. Muhammed dönemi ilk İslam devleti 800’de kurulmasına rağmen Sarıyahşi Bizans İmparatorluğu sınırları içinde idi.
  • Sene 1040’da Büyük Selçuklu İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Sarıyahşi ilçemiz 1096’da tamamen rayına oturmuş Anadolu Selçuklu Devleti sınırları içinde yerini korumuştur.
  • 1242’den 1356’ya kadar Selçuklu Devleti sınırları içinde idi.
  • 1356’da bölünen Selçuklu Devleti yerine Türk beylikleri kurulmuştur.
  • 1402’de Osmanlı sınırları içinde kalan Sarıyahşi, 1402’de Ankara meydan muharebesinden sonra yeniden kurulan Anadolu beylikleri yönetimi altına girmiştir.
  • 1481 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine dahil olmuştur.
  • 1914 yılında da Sarıyahşi Osmanlı sınırları içinde yerini devam ettirdi.
  • 1918 – 1922 Kurtuluş Savaşı döneminde de Türk sınırları içindeki yerini korumuştur.
  • Sarıyahşi ilçemiz 1930’dan bugünümüze kadar ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yer almakta.

Sarıyahşili ne kadar da “ben Anadolu çocuğuyum“ diye övünse o kadar da haklıdır.

 

SARIYAHŞİ’NİN KURULUŞU (1983’den günümüze araştırma sonuçlarına göre)

Sarıyahşi’nin kuruluşu 22 – 24 kuşak öncesine dayanır (yaşlılarımızın dediğine göre). Türk tarihi hakkında yazılmış çok sayıda kitaplar üzerindeki araştırma sonucu ve 1983’den günümüze kadarki sürede sayısız kitaplar taranarak aşşağıdaki bilgilere ulaşılmıştır.

Sarıyahşi’nin ilk kurucuları arasındaki büyük bir kabileye Halaçlar dendiği Sarıyahşili yaşlılarımız tarafından söylenir ve bilinir.

Halaçlar’dan yola çıkacak olursak, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanmış TÜRKÇE SÖZLÜK’de...

Halaçça: Özel isim (Hala’cca), İran’ın güneyinde toplu olarak yaşayan Türk soyundan bir topluluğun konuştuğu dil, diye yer almakta.

Demek ki İran’ın güneyinde yaşayan Halaçça konuşan bir Türk topluluğu var idi. Bu topluluğun adı da Sarıyahşi’ye yerleşen ilk 7 kabile arasında yer almakta idi.

Halaç isminden yola çıkarak araştırmaya devam edecek olursak...

Milliyet Yayınları tarafından Jean-Paul Roux’un (Jean-Paul Roux bir türkologdur) yazmış olduğu “Türkler’in Tarihi / Büyük Okyanustan, Akdeniz’e iki bin yıl“ adlı kitabının Türkçe çevrisinin 185.ci sayfasında Halaçlar hakkında şöyle bahsetmekte:

Halaçlar: 1299’da bir Türk olan ve Delhi Sarayı’nda yaşayan Firuy Şah adında biri, Balban Şah’ın soyundan gelenlerden birinin elinden hükümdarlık tacını alarak Celalettin Halaçi (Halaç) adıyla tahta çıkmıştır, Sene: 1220. Sonra yerini 1296’da Alaeddin Muhammed’e bırakmıştır. Moğollar’ın 1303’deki uzun kuşatmasına Muhammed karşı koymuş ve Nizameddin adındaki birinin dini değerliliğinin Tanrı’nın yardımına yol açmış olduğuna inanılması nedeniyle halkın gözünde bu onura o gizlice paylaşmıştı. O sıralar Delhi Sultanlığı kısmen Ortadoğu’dan gelen ve aralarında birçok seçkin kişi bulunan Moğol istilasından kaçmış kimselerin gelmesi nedeniyle parlak bir dönemi yaşıyordu. Daha sonra ise Halaçi (Halaçlar) Hanedanı son bularak yerini kökeni bir başka Türk boyuna dayanan Tuğluk Hanedanı 1320’de almıştır.

1320’de Tuğluk Hanedanı’ndan sonra gerçek yaşam tarzı göçebe olan Halaçlar, göç yolu ile Kırşehir üzeri Sarıyahşi’ye gelir ve yerleşirler. O zamanlar Şereflikoçhisar bu kabilelerden o günün değimi ile yüklü haraç (vergi) ister. Haraç verecek gücü olmayan bu göçer kabile ve kabileler tekrar şimdiki Kırşehir topraklarına göçerler. Bir sene sonra Koçhisar az vergi almayı söz verince, tekrar Sarıyahşi’ye göç ederler. İran’ın güneyinden Tuğluk Hanedanı 1320’de Halaçlılar’ın hanedanını sona erdirerek kendi Tuğluk Hanedanını kurmuş.

Halaçlılar 1320’de göç ettiler ise, en fazla on sene dolaşsalar, bu bir iki sene de olabilir, 1330’da Sarıyahşi’ye yerleşmiş olurlar.

O zamanlar Sarıyahşi Türk yönetiminde miydi?

Evet, tarih atlasında ve tarih kitaplarında yazdığı gibi o zamanlar İlhanlılar Devleti’ni Cengiz Han’ın oğullarından Hulagu Han kurmuştur. Horasan, İran, Irak, Azerbaycan ve Anadolu’yu kapsıyordu. 1336’da parçalanan İlhanlı Devleti’nin yerine Karakoyunlu, sonra Muzaffer Oğulları, daha sonra Celayır Oğulları adlarında üç küçük devlet kurulmuştur. Bu devletleri de Timur ortadan kaldırmıştır. Timur’un imparatorluğu altında ve daha sonra II.Murat döneminde Osmanlı İmparatorluğu’na dahil olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulunca da Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yer almıştır.

 

Evet, Sarıyahşili büyüklerimizden edindiğimiz bilgiye göre ilk yerleşim 22 – 24 kuşak öncesine dayanır ve var olduğu söylenir.

Her kuşağın ortalama yaşları aşşağı yukarı 25 – 30 yıl olsa, 670 – 720 sene önce Sarıyahşi’ye ilk yerleşim başlamış olur. Not: Bazılarına göre de şuanki Sarıyahşililer’in kökeni yerleşime 300 – 350 sene önce (2002’den geriye sayarsak) başladığı söylenmekte...

 

İLK YERLEŞENLER

  1. Emirkoca’nın oğlu Emirbey (K. Mustafa Demirel) kabilesidir. Emirbey şimdiki ismi ile anılan Emir Bağ olarak bildiğimiz, Sarıyahşi ilçemizin kuzeyine düşen Kızılırmak yolunda, bağ bahçe olarak ekilen Emir Bağına yerleşir. Bir zaman burada kalan Emirbey, o zamanlar Şereflikoçhisar vergi isteyince (o zamanın deyimiyle haraç), vergiyi vermemek için (vergiyi çok bulduğundan) Kırşehir topraklarına göç ederler. Şereflikoçhisar vergi talebinden vazgeçince tekrar yanında toplam 5 veya 7 olarak söylenen kabilelerle, başında bulunduğu bu kabilelerle Sarıyahşi’ye yerleşirler. O zamanlar hayvancılıkla uğraşan
  2. Çalıuşağı (Çelikler)
  3. Latifuşağı (Yıldızlar)
  4. Alibabauşağı
  5. Pancarlılar (Özdemirler)
  6. Eraslanlar (Köse Ahmetler) ve daha sonra da
  7. Güçlü, Gürcekli, Gürcü Uşağı...
  8. Kürtler olarak anılan kabile ise yine Sarıyahşililer’in Kürt Dağı olarak bildiği Kürt Dağı mevkine daha sonraki dönemlerde gelir yerleşirler. Bir zaman burada hayatlarını sürdürürler. Aradan bir zaman geçtikten sonra Sarıyahşi’den kabile reisleri Kürt kabileleri reisi ile görüşerek (artık göç ebelikten vazgeçip yerleşme dönemi) “Gelin, hep birlikte bir köy kuralım“, diye Kürt Dağı mevkinden, dağdan şimdiki Sarıyahşi’ye inmeye ikna ederler. (Kürt Dağı daha önceden oraya yerleşen Kürtler’den ismini Kürt Dağı olarak alır.)
    Kaynak: Eski ve ikinci Belediye Başkanlarımızdan Hacı Kılıç.
    Ve daha sonra zamanla yerleşime elverişli ve sulak bir yer olduğu için Sarıyahşi’ye sırasıyla kabileler olarak göç gelir.
  9. Bunlar Göçmenler olarak bilinen kabilelerin haricinde;
  10. Tekin
  11. Karakaya
  12. Demir ve diğerleri...

 

İLK YERLEŞİM YERİ

Halkımız aşşagı cami olarak bildiği Selçuk Camisi, Sarıyahşi’nin en eski ve ilk camisi olan caminin etrafındaki yerlere yerleşirler. Yukarıda ismi geçen kabilelerin evleri bu caminin etrafında bulunmakta idi. Yine bu Selçuk Cami, Selçuklu döneminde yukarıda ismi geçen kabileler tarafından yaptırıldığı yaşlılarımız tarafından bilinir ve söylenir...

Şimdiki kabilelerden önceki yaşayanlar ise değişik bazı yerlere yerleşmişlerdir. Bu yerleşim yerlerinden eski küplerle bazı kazılarda eskilere ait birçok şeyler çıkmıştır.

 

SARIYAHŞİ İSMİNİ NERDEN VE NASIL ALDI?

İsmini İbrahim Hakkı Konyalı’nın “ABİDELERİ VE KİTABELERİ İLE ŞEREFLİ KOÇHİSAR TARİHİ“ adlı eserinde okuduğuma göre, Yahşi Han’dan almıştır. Ve Yahşi Han’ın türbesi de bir resim ile kitapta yer almakta. Sarıyahşi ismini kesin olarak nereden ve nasıl aldığı bilinmemektedir. Yine yaşlılarımızdan değerli insanlarımızın anlatımına göre Türk askeri olan Yahşi Han yaralı olarak askerleri ile Sarıyahşi’den geçerken vefat eder. O zaman kadar Sarı olarak bilinen yere Yahşi takısı da eklenerek simdiki ismi olan Sarıyahşi ismini alır. Yahşi Han daha sonra Koçhisar’da bir türbeye konur.

Sarıyahşi’nin sözlükteki anlamı ise, ‘Sarı’ = sarı. ‘Yahşi’ ise ‘güzel’ anlamına gelmekte. Yani (Sarıgüzel), Sarıyahşi çok güzel bir yerleşim yeri olduğu için bu isim verilmiştir.

 

OKUL VE EĞİTİM

Sarıyahşi’mizde yeni harflerle (latin alfabesi) ilk okul 2 derslik, 3 sınıflık olmak üzere 1929 yılında eğitime başlamıştır. Okul levhası eski ve yeni harflerle yazılıydı. Bu ilk okul Yapı Kredi Kooperatifi (postanenin) yanı idi. Kerpiçten yapılmış bir binaydı. Latin alfabesi ile ilk eğitim veren öğretmen Şükrü Bey, ikinci öğretmen ise Konyalı Hasan Bey’dir.

İkinci ilkokul 1950’de hizmete girmiştir. Bu okul postane ve kooperatifin karşısına düşmektedir.

Üçüncü ilkokul 1960 yılında inşası başlayıp 1963 yılında eğitime başlamıştır. Belediye Başkanı Hacı Kılıç, Muhtar Emin Demirel dönemi Sarıyahşi İlkokulu on bin metrekare alana ve iki bin metrekare kapalı alana sahipti. Okulun iki lojmanı, yeşil alanı, spor alanı ve su havuzu mevcuttu. (O zamanlar öyle idi. Sene 2002: malesef şimdi öyle değil. Açık alan arazisine polis karakolu ve kaymakamlık binası inşa edilerek küçülmüştür)

1950 yılında yapılan ilkokul 1967 yılında ortaokul olarak eğitime geçmiştir. Aynı okul 1985 yılında yapılan ve 1986 yılında faliyete giren okul, ortaokul olarak eğitime geçince, bu okul lise olarak eğitim vermeye başlamıştır. Dördüncü ilkokulumuz 1971 yılında eğitime başlamıştır. 1981 yılında Kızılırmak ismini almıştır. Yeni ortaokul binası 1986 yılında eğitime başlamıştır.

Şu anda iki ilkokul, bir ortaokul, bir lise ve meslek okulu bulunmakta.

 

İlk mezunları ve diğer ilkleri ‘İLKLER’ sayfasında bulabilirsiniz...