Alacık
|
Çadır veya ahşaptan yapılan mekan.
|
Alamaç
|
Alev, yalaz.
|
Alamaç, alamac
|
Alev, yalaz
|
Alasa
|
Laf taşıyan, dedikoducu
|
Alaşa
|
Laf taşıyan, dedikodu yapan kişi.
|
Alasada, Halazada
|
Bağ bahce tarlada Doğal olarak kendiliğinden yetişen bitki, ot Ağac, çiçek ve bunlar istenilmediği için yok edilir. (Ooğlu baçada Halazada çıhmışları yolda ineklere verelim)
|
Alaşağı etmek
|
Aniden indirmek.
|
Alaşagı etmek, alasagi etmek
|
Aniden yere indirmek
|
Alaycık
|
Küyük kulübe.
|
Alayurt, ala yurt
|
Sarıyahşi, Sipahiler istikameti, sol tarafç Karatepenin güney batısı
|
Alen
|
Biraz dur, biraz bekle ..''Ulan olan az bi alen, bişi dicam''
|
Alıç
|
Bir çeşit ağaçta yetişen ve yöremizde bulunan meyve / Kırlarda kendiliğinden yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç, gövem eriği, geyik dikeni, akdiken
|
Anaç, anac
|
Bilmiş, bilen, öğüt veren, anne gibi olan. Doğurgan dişi.. Hayvan ve kuşlardada kullanılır ''Bu güverçinimi satmam, çünkü o anaç''..
|
Anadut
|
Sap, hışır, ot vb.. yüklemeye yarayan tahtadan reçber aracı / Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç.
|
Andaç
|
Tam karşı / Karşı, ön taraf, gözönü, her taraftan görülebilen yer, meydan, açıklık.
|
Annaç
|
Karşı, yamaç.
|
Annaç, annac
|
Karşı ''gıcık, gıcık annacımda sıttarıp durma''.
|
Apranmak
|
Uzanmak.
|
Arabaşı
|
Bize has bir çeşit aş. Ama arab takısı neyin nesi bilinmiyor
|
Arıh, arih
|
Bakımsız, zayıf, cılız Hayvanlar ve insanlar içinde sözylenir ..''Maşallah senin çocuk ii, bizimki arıh düştü''. ..''Yem bitti, annesi sütten kesti, buzağ arık düştü''.
|