Yazaar
|
Herhalde
|
Yazgı, Yazma
|
Yıkanmiş kurutulmaya serilmiş Bulgurluk Buğday.. (Yazgı Gurumuş toplayalım) ...Yazgı, diger Anlamı kader,Talih,Alınyazısı ...Yazma, kadınların desenli başörtüsü, dülbent.
|
Yazı
|
Düzlük, ova, yerleşim yeri dışındaki alan Bağ, bahçe. Yan yer. ''vay oğlum vay, yazıda yabanda aç susuz ev geçindiriyor, ekmek peşinde''.
|
Yazlık
|
Sağı, solu bazen üç cepesi kapalı evin içine gömmeli bir çeşit dulga terassa.. Yazın genelde yazlıkta oturulur ve yatılır.
|
Yedergaç
|
Çekirge türü.
|
Yeğni
|
Kiloda Hafif veya Otoriter olmayan basit kisilik sahibi insan(Çuval çoh Yeğni sırtına yükle gel,veya Onun okkası darası yok pek müzümsüz,Luzumsuz birisidir)
|
Yektir
|
Topal, sekteleyerek yürüyen
|
Yel
|
Rüzgar, Esinti (Oolum Yel esiy hemen Tınaz atalım)
|
Yeldirmek
|
Çelik yomak oynarken, sürekli çelik sunmasını sağlamak.
|
Yelek
|
Kuş, Kümes Hayvanlarının(Tavuk Ördek) tüy ü, Kanadı (Hanım Horozun Yeleklerini yol da Pişirip yiyelim)
|
Yemiş
|
Genel meyve adı, incirin yöresel adı.
|
Yemiş, yemis
|
Söğüt ağcının baharın yeni yeşerdiğinde bir çeşit yenilen bölümü. Meyvesi..
|
Yığın, yigin
|
Çoğunlukla orak kullanılarak taşınan destelerin, daire şeklinde yaklaşık 1,5 metre yüksekliğe kadar başaklar iç kısma gelmek üzere düzgün bir şekilde yığılması.
|
Yıldırmak
|
Gözünü korkutmak.
|
Yırah
|
Irak, uzak(Ankara Sariyahşı'ya baya ırak)
|
Yöğrük
|
İştahlı, çevik.
|
Yöömlü, Yööm
|
Ugursuz, Cinli, Perili yer, alan (Ana buruya Yöömlü diyorlar çarpılırsın yatma !! ?)
|
Yöörme
|
Koç katımında Koçun Koyunlar etrafında dolanması,kur yapması,üzerine yürümesi (Goç c Goyuna Yöörüy)
|
Yorah
|
Atkının ve sapanın taş konan derisi..
Yere diz çökerek yapılan iş için dizlerin zedelenmemesi amaçlı dizlere takılan deriden dizlik / Melek Başaran (Güçlü)
|
Yoz, Yozlaşma
|
Uzama, vazgeçme, ırama, Koyun ve Keçilerin yıl arası Hamile olmaması, Boş kalması (Sürü bu sene Yozlaştı)
|