Sernek
|
Saman yapılmak için düvenle üzerinden geçilmesi için yayılan sap.
|
Seyrektaş, seyer taş
|
Boğazköy istikameti, karatepe eteği..
|
Sifli, Siflenme
|
işi ağirdan alan kişi, Avare, Oyalanma, Umursuz (Amaan gelmedi işte kim bilir nerde Sifleniy)
|
Sıhhıye
|
Köy Doktoru, Pratik, Praktisyen sağlıkcı , Kısa dönem kurs görmüş Fahrii hizmet veren sağlık görevlisi/örnek köyümüzde (Nazif Demirel Sihhiye görevlisi idi)
|
Şikarlanmak, şikerlanmak, şikarlanma
|
Naz, utanma, cilve, kendini begenme gibi anlamlarda kullanılır. "Tamam şikarlanma al artık".. "Ammada şikarlandın sende ha, aslı astarı gidip isteyeceksin".
|
Sikke
|
Hayvanları otlatmak için 10, 15 metrelik alanda ip ile bir yere çakılan demirden yapılmış alet.
|
Sili
|
Önceden gelinlik olarak giyilirdi
|
Sınangılı
|
Denenmiş, gece ruh, cin, şeytan geldiği söylenen yer, ev vs.. ''cinni ismailin mezarlıkın ordaki evi sınsngılı''.
|
Sinangili
|
Denenmiş.
|
Sindi
|
Makas.
|
Sındı, sindi
|
Makas.
|
Sineklemek
|
Uyuşmak, ezginleşmek.
|
Sini
|
Yer sofrasında kullanılan 20cm yüksekliğinde yuvarlak masa. ''Buyurun yemeğe, siniye, sofraya''
|
Sınıhcı
|
Kırık, Çıkık işlerine bakan fahri, diplomasiz ortopedi uzmanı (Bizim oğlanın bacağı gırıldı bekdıkli Sınıhcı kel nasıfa götürdük sardı)
|
Sınmak
|
Uyum sağlamak.
|
Şipileme, Şıpılama
|
Laf söz taşıyıcı , Sırrı hemen başkasına anlatan, dedikodu cu (Neden Şipiledin hemen elkonhu konuyu ?)
|
Şirana, şirena
|
Pekmez yapilmasi için üzümün suyunun (şiresi) çιkarιlmak için çiğnendiği yer.
|
Şire
|
Üzümün işlenmemiş (ham) sιkιlmιş suyu.. .."goo bacιm çabιh ol gaynatιlacah iki kazan şire var da".
|
Sırkıtmak
|
Sıvıyı kabından son damlasına dek akıtmak, sızdırmak.
|
sirnaşıh
|
Kavgaci,kavgaya müftela, mehilli hemen vazgeçmeyen kişi (Aman ona bulaşmaya gelmez pek Sırnaşıh biri)
|